Kılıçdaroğlu: “Türkiye’yi Aydınlığa Takip Etmek Zorundayız, Rayına Eklemek Zorundayız. Devletin Geleceği Tehlikede”

CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, “Bizim benzeri altılı masamız var. Seçkin birimiz ayrı partiyiz, gerçekte. Gelişigüzel birimizin programı ayrı. Ama rastgele birimizin tıpkı ortak görüşü var. Türkiye’yi aydınlığa derk etmek zorundayız, rayına yakınmak zorundayız. Devletin geleceği tehlikede. Bu olanaksız” dedi.

Kayseri’da vazifeli; 14’ü AKP, biri bile MHP’den incizap eden 57 muhtar, CHP Fırka Örgütü ve Örgüt Yönetiminden sorumlu Umumi Komutan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın kurduğu İç Küçük Asya Masası ve Kayseri İl Örgütünün çalışmaları sonucunda CHP’ye katıldı. Salıcı, 4 Haziran’dahi Kayseri’ye her an, 700 bakir CHP üyesine rozetlerini takmıştı.

CHP Umumi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde planlı törende; partiye yeni katılan 57 mahalle muhtarını temsilen, 5 muhtara rozet taktı.

Törene; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı’nın yanı sıra Kayseri Saylav Gösterişli Kuru, CHP Kırıkkale Mebus ve İç Rum Masası Koordinatörü Ahmet Önal ve CHP Kayseri İl Başkanı Beklenti Özer katıldı.

Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada; şunları söyledi:

“KİMLİK ÜZERİNDEN SİYASETTE AKILLICA BULMUYORUM: Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu siz da biliyorsunuz, ego birlikte biliyorum. Tarihimizde olmadığımız kadar kamplaştık ve kutuplaştık. Bu akillicasina değil. Ego herkesin inancına gocunmak gösteririm. Allah ile kulun arasına benim girmeye hakkım yoktur. Bu izin peygambere de verilmemiştir. Kimin vicdanlı, kimin insafsız olduğunu benzeri tek cesim yaratıcı agâh. Tek kimsenin kimliğine benim itiraz hakkım yoktur. Zira hiçbirimiz anne babamızı seçme özgürlüğüne ehil değiliz. Ama annemizle, babamızla, atalarımızda çalım duyarız. Nedeniyle kimlik üzerinden siyaseti akillica bulmuyorum. Yaşam tarzına utanmak tavzih etmek zorundayız. Herkesin yaşam tarzı kendisine aittir. Alay Malay tevessül etmek zorundayız ve Türkiye’nin bu kutuplaşmayı aşması lazım. Çok nazik sorunlarımız var. Düşündüğünüzden çokça elan büyük.

BU MEMLEKETİ AYDINLIĞA ÇIKARMAK ZORUNDAYIZ: Geçmiş Ağrı’daydım. Ağrının nüfusunun yüzdelik 54’ü, 24 yaşın altında. Rastgele yan taze, ama bütünü işsiz. Hangi olacak bu ayrıntılar? 1-2 üretimevi varmış. Onlar bile özelleştirilmiş ve sonra kaçınık. Tümce, ‘acaba güçlükle dışına kapağı lacerem atabilirim’ onun arayışı içinde. Oradan tıpkısı Kanada damarı bulmuşlar. 10 bine yakın Ağrılı Kanada’evet gitmiş oraya kurulu ama sonuçta bu yurt bizim memleketimiz. Gelişigüzel, eş; bu memleketi aydınlığa hissetmek zorundayız.

DEVLETİN GELECEĞİ TEHLİKEDE: Bizim tıpkı altılı masamız var. Değme birimiz ayrı partiyiz, aslında. Her birimizin programı ayrı. Ama değme birimizin tıpkısı kuma görüşü var. Beş Altı ilk söylediğim düşünüm. Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak zorundayız, bire bir rayına salmak zorundayız. Devletin geleceği tehlikede. Bu olamaz. Tığ bütün komşularla dost olmak zorundayız. Münasebet tığ Suriye’nin bağırsak işlerine karışıyoruz? Sebep çekişme ediyoruz Suriyelilerle? Kaldı ki Orta Şark coğrafyasıyla tığ akrabayız zaten. Akrabayız yani, orada Türkmenler yok mu? Var. Burada bile Türkler var, akrabayız. Orada Kürtler yok mu? Var? Burada da var, akrabayız. Orda Araplar var. Burada bile var, akrabayız. Sabık Düzce’deydim, orada söyledim, ezogelin çorbasını hepimiz seviyoruz, ezogelin kim? Bizim kızımız, nereye verdik? Suriye’ye kadın verdik. Hala akrabalık var, hala gidip gelenler var.

ORTADOĞU’DA BARIŞI ULAŞMAK TÜRKİYE’NİN HADDINDEN FAZLA HIZLI BÜYÜMESİ DEMEKTİR: Ailesinin tıpkı kısmı burada aynı kısmı orada. Sulh varken, bakın Orta Şark’birlikte barışı temin etmek hangi gitmek biliyor musunuz? Türkiye’nin çok hızlı büyümesi demektir, Türkiye’nin çokça aceleci kalkınması demektir. Türkiye başat büyüklük, yeğin Türkiye. Biz ürettiğimiz malların tamamını Ortadoğu’ya satabiliriz. Orta Doğu’yu besleyebiliriz. Onlar üstelik büyürler, biz birlikte büyürüz. Bizim Avrupa Birliği’ne; tamam, demokratik standartlarını alalım. Domuzuna, ama tığ bilcümle mazlum ülkelere de emsal olmak zorundayız. Tığ bağımsızlığımızı zar ettikten sonradan bütün mazlum ülkelere ülkeler birlikte istiklal car etti. Biz cumhuriyeti zar ettik. Hep o Mütedeyyin ülkelerin hep cumhuriyeti ilan ettiler. Dolayısıyla biz onlara emsal olmak zorundayız.

MUHTAR NE BÜYÜKLÜĞÜNDE DINÇ OLURSA DEMOKRASİ BILE O KADAR FAAL TAMAM: Kocabaşı ihvan olarak sizin pozisyonunuz henüz farklı. Sizler toplumun yetinme önderisiniz. Berceste kişilersiniz, vatandaşın sunu rahat ulaştığı, seçilen emanet sizsiniz. Bakana ulaşamaz, milletvekiline ulaşamaz; değişik seçimle mevrut kavi çokça birey… Belediye başkanına abat ulaşamaz ama muhtarın kapısı açıktır. Kapıyı ayırtı, yürek girer, varsa derdini anlatır. Sizin o açıdan etkili olmanız geçişsiz. Öz tarihimizi gür bilmemiz geçişsiz. Bu topraklarda yapılan önce seçme, Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan bir muhtarlık seçimidir. 1833. Yani milletvekili olmadan siz vardınız. Dolayısıyla 1833 yılında muhtarlık kurumu oluşturulmuşsa ve o tarihte tıpkı kocabaşı seçimle gelmişse, sizin tüvana olmanız geçişsiz. Siz hangi kadar işlek olursanız, el erki da o kadar dinç olur. O nedenle muhtarlık kurumunun güçlenmesi geçişsiz. Artı, sosyal yardımların muhtarlar eliyle dağıtılması lazım. Benim inancım böyledir. Zira tıpkı mahallede, benzeri köyde kimin yoksul kimin ensesi kalın olduğunu yer bereketli kocabaşı agâh.

Onunla ilişkin bir hikaye anlatayım. Sencer Ayata diyerek tıpkı hocamız vardı. ODTÜ’dahi. Türkiye’de kısırlık araştırması yapılacak. Acun Bankası’yla anlaşıyorlar. Diyorlar ki ODTÜ’den sosyolog Sencer Ayata var, ‘siz yapın.’ Seçiliyor. Tören Düzeni yapılıyor, gani da Sencer Ayata, ODTÜ lojmanlarında oturuyor. Ki çöllük, nereden bulacak yoksulları? Birisi diyor kim, ‘mahallenin muhtarını evet bile mahallenin bakkalına bulacaksın; ki yoksuldur, ki değildir, onlar size eş familya verirler. Onlar sizi görüştürürlerb’ O birlikte gidiyor, mahallelerin muhtarını buluyor, muhtar anlatıyor; şu evlerde kısırlık var, gidin onlarla görüşün. Üste aynı mahallenin bakkalı da diyor kim, ‘hangi evde bu akşam tencere kaynamaz ben onu bile bilirim, o eve ben tıpkı paket makarna gönderirim’ diyor. Dolayısıyla bu gerçeğin bilinmesi geçişsiz ve muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi geçişsiz. Dünyanın değişimine Türkiye’nin da göl ayağı uydurması lazım ve teknolojisini geliştirmesi lazım. Bu de haddinden fazla önemlidir.

EKSİĞİM HATAM VARSA RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRSİNİZ: Siyasette olmazsa olanaksız tıpkısı ayaklık vardır. Siyasetçi millete adisyon isnat etmek zorundadır. Çünkü sizin paranızı vatandaşın parasını harcıyor. Ben zat cebimden mülk harcamıyorum. Sizin ödediğiniz vergileri ego harcıyorum, kudret olduğunda harcayacağım. O ahit size adisyon isnat etmek zorundadır politikacı. Milletin parasını harcıyorsan, millete adisyon vereceksin.

Partiye geliyorsunuz, benim başımın üstünde yeriniz var. ve ben eleştiriye degaje bire bir insanım seçme şeyi ego bilirim demem sunma doğruları ben söylerim da demem. Zımnında eksiğim, hatam varsa rahatlıkla söyleyebilirsiniz, rahatlıkla tartışabiliriz. O nedenle beni evde genişlik çokça eşim eleştirir. ‘Şurada vebal yapıyorsun’ der, ara sıra düşünürüm ‘evet doğruyu söylüyor muhtemelen biz burada yazık yapmışız.’ Zımnında o çerçevede andırmak lazım. Atalardan mütezayit evire çevire tıpkısı sözümüz var. Akıl akıldan üstündür diye anca düşüneceğiz, tartışacağız ve kararımızı ona bakarak vereceğiz.”



Share: